G-20 ZİRVESİNİN ARDINDAN (11.7.2017 Yeni Çağrı)

Yazdır

2008’den beri yapılan G-20 devlet veya hükûmet başkanları zirvesi, bu yıl Almanya’nın ev sahipliğinde Hamburg şehrinde yapıldı. 7 ve 8 Temmuz 2017 tarihlerinde gerçekleşen zirveye Hamburg şehrinin altını üstüne getiren göstericilerin protesto eylemleri damga vurdu. Sokaklar ateşe verildi, mağazalar yağmalandı. Binlerce görevli polisin asayişi sağlama konusunda yetersiz kaldığı şehirde özel kuvvetler devreye girdi. 213 polisin yaralandığı olaylarda 265 gösterici gözaltına alındı. Göstericilerden kaç kişinin yaralandığı konusunda ise şu ana kadar bir açıklama yapılmadı.

“20’ler Grubu” da denilen G20 ülkeleri, 19 ülke ile Avrupa Birliği’nden meydana geliyor. G20 ülkeleri, Satın Alma Gücü Paritesine (SAGP) göre kişi başına Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) bakımından dünya ekonomisinin %80'ini oluştururken, dünya ticaretinin de dörtte üçünü gerçekleştiriyor. G20 ülkelerinin nüfusu ise dünya nüfusunun üçte ikisine denk geliyor. Bu ülkelerin haritadaki konumlarına bakıldığında aslında Afrika ve Orta Amerika ülkeleriyle bazı Güney Amerika ülkeleri hariç G20’nin neredeyse dünyanın tamamını kapsadığı görülmektedir. G20 toplantılarında esas olarak uluslararası finansal istikrarın artırılmasına; güçlü, sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı büyüme hedeflerine yönelik görüşme ve çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca bu buluşma, dünyanın önde gelen liderlerinin kendi ülkelerini ve bölgelerini ilgilendiren diğer konularda da ikili görüşmeler yapması için önemli bir fırsat teşkil etmektedir.

Malumunuz G20’nin içindeki 8 ülke (ABD, Japonya, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Kanada ve Rusya) ayrıca G8 olarak bir forum oluşturmuş olup dünya nüfusunun yaklaşık %14'ünü teşkil ederler. Fakat yukarıda belirttiğim ölçüye göre dünya ekonomisinin yaklaşık üçte ikisine hükmederler. G20 grubu ülkelerini ise, G8 ülkelerine ilaveten Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, Meksika, Suudi Arabistan, Türkiye ve Avrupa Birliği Komisyonu oluşturuyor.

Bu yılki G20 zirvesinin Almanya’da yapılması nedeniyle, zirveye katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ülkede yaşayan 3 milyon civarındaki vatandaşımızın temsilcileriyle uygun bir mekânda buluşması gündeme geldi. Ancak Almanya makamları böyle bir toplantının yapılmasına, aynen 16 Nisan 2017’deki Anayasa Değişikliği Halkoylaması öncesinde olduğu gibi izin vermedi. Büyük bir nezaketsizlik ve insan hakları ihlali olan bu davranış karşısında ne yazık ki yine yutkunmak zorunda kaldık. Zaten iç siyaset gibi dış siyaset de bir anlamda böyle bir şey. Problemleri derinleştirmekten ziyade, sıkıntıları görüşme, konuşma ve toplantılarla çözme sanatı. Nitekim bunun son örneğini Rusya ile yaşadık. Uçak düşürme krizinden sonra iki ülke arasında neredeyse savaş çıkacak bir noktaya gelmişken aradan daha bir sene geçmeden sular duruldu ve şu anda ilişkiler eskisinden de iyi duruma geldi. Marjinal olan küçük azınlıklar hariç aslında her iki ülke insanının da siyasetçilerinden beklentisi zaten bu yöndeydi. Onlar da kendilerinden beklenen sağduyuyu gösterdiler ve Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler kısa sürede normalleşti. Ayrıca Rus savaş uçağının çok az bir sınır ihlali yaptı diye düşürülmesinin, Hava Kuvvetlerimizi nerdeyse ele geçirmiş olan Fetullahçı Terör Örgütünün marifeti olduğu sonradan anlaşıldı.

Bu yılki G20 liderler zirvesinde finansal ve ekonomik konuların yanı sıra uluslararası ticaret, kalkınma, istihdam, sağlık, dijitalleşmenin ekonomik ve sosyal etkileri, iklim değişikliği, terörle mücadele ve mülteci krizi gibi konular da ele alındı. Zirveye katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak refakat ettiler.

G20 zirvesinin ilk gününde Cumhurbaşkanı Erdoğan "Küresel Büyüme ve Ticaret” temalı çalışma oturumuna katıldı ve ABD Başkanı Trump ile zirve vesilesiyle bir araya geldi. Cumhurbaşkanı ayrıca, Meksika Devlet Başkanı Nieto, BM Genel Sekreteri Guterres, Japonya Başbakanı Abe, Norveç Başbakanı Solberg ve İtalya Başbakanı Gentiloni ile de temaslarda bulundu. Zirvenin ikinci günü Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin ile iki ülkeyi ilgilendiren konuların yanı sıra bölge meselelerinin de ele alındığı bir görüşme gerçekleştiren Erdoğan, Arjantin Devlet Başkanı Macri, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Gehebreyesus ile bir araya geldi ve Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May'i kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan zirvenin ardından kalabalık bir gazeteci topluluğuna basın açıklaması yaptı.

Erdoğan basın toplantısında, Suriye meselesi, Katar krizi, Kıbrıs görüşmeleri, Barzani’nin bağımsızlık referandumu, Batı’nın PKK ve FETÖ teröristlerine kucak açması gibi konularda önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle Trump ve Putin ile yaptığı ikili görüşmelerde de bu konuların gündeme geldiği kuşkusuz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, olması gerektiği gibi bu kabil konularda kararlı bir tutum sergiliyor. Devletimizin bekasını ve insanlarımızın güvenliğini tehlikeye sokacak hiçbir oluşum karşısında sessiz kalmayacağımızı her fırsatta dile getiriyor. 

Bugün de dünyanın en önemli bölgesi olan Orta Doğu’yu asırlarca yönetmiş bir imparatorluğun devamı olarak bu özelliğine yakışır şahsiyetli bir dış siyaset çizgisine uzun yıllardan sonra en fazla yaklaştığımız kanaatindeyim. Başımızda çok tecrübeli bir cumhurbaşkanımız var. Hatta şu anda yeryüzündeki önemli ülkelerin liderleri arasında ondan daha tecrübelisi yok. Bunun kıymetini bilmemiz lazım. Onun ve Hükûmetin memleket meselelerinde ve dış politikada alacağı kararlardaki hata oranının en aza indirilmesi için kuvvetli bir muhalefetin gerekliliği şüphe götürmez bir gerçektir. Memleketin hayrı için her türlü eleştiriyi gür bir sesle dile getirecek ama millî meselelerde Hükûmeti desteklemekten de geri kalmayacak ciddi ve güçlü muhalefete bakalım ne zaman kavuşacağız? Özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra MHP’nin sergilediği yapıcı muhalefet takdire değer. Ama milletimizin %25’ini temsil eden Ana Muhalefet Partisinin bu çizgiden uzak olması ülkemiz için ne yazık ki bir talihsizlik. 2019'da hayata geçecek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte bu hedefin de gerçekleşmesi en büyük dileğimiz.

Bu makale, 11 Temmuz 2017 tarihli Yeni Çağrı Gazetesi'nde yayınlanmıştır.


http://www.yenicagri.com/wp-content/uploads/2017/07/yeni-cagri-gazetesi-11-temmuz-2017-sali-tarihli-gazete-sayfalari-6.jpg

Yorumunuzu yazın...

    Tuesday the 16th. Telif Hakkı © 2012 http://www.ibrahimpazan.com Her hakkı saklıdır.
    Copyright 2012

    ©